Final Four Yolunda Real Madrid
İspanyol devinin sezonunu ve Final Four öncesi beklentileri, Hürol Yöney yazdı.
2000'lerin ikinci 10 yıllık diliminin başında kabuk değiştiren Real Madrid, iki sezonluk duraklama dışında bu yıl da Final Four ve Belgrad biletini kapmayı bildi. Lakin geçmiş sezonların aksine takımın yol haritasının bir hayli farklılıklar gösterdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Her şeyden önce Madrid ekibinin sezonunu değiştiren sakatlıklar silsilesi, yaz aylarında İspanya Milli Takım Kampı'nda Sergio Llull'un sakatlanmasıyla başladı. Oyununun teknik yanlarını direkt patlayıcılığı sayesinde ön plana çıkaran oyun kurucunun diz sakatlığı, o rotasyondaki planların yeniden yapılmasına neden oldu. 1999 doğumlu “Wonder Kid” yani harika çocuk Luka Doncic için önünde açık bir şans vardı. Nitekim Doncic, Eurobasket 2017'nin kendine verdiği özgüven ile sezona çok çok iyi bir giriş yapıp sayı ve etkinlik puanı kategorilerinde ligi sağlam bir salladı. Ancak bir noktadan sonra Doncic'in tıpkı NBA'deki gibi çaylak duvarına çarptığını görebiliriz. Tamam, onun bu Euroleague'deki henüz 3. sezonu fakat bu kadar ağır bir yükün altına girdiği ilk yılı. Onun tökezlediği dönemlerde takımda sonuçlar bakımından istikrarsızlaşmaya başladı. Çünkü Real Madrid'in normal sezon felsefesinde ilk 4 içinde yer alıp eşleşmelerde saha avantajını almak, diğer takımlara nazaran daha önemlidir. Bunun için de iç sahada ufak iş kazaları dışında her zaman yenilmesi zor bir takım olmuşlardır. İşte bu istikrarsızlık neticesinde Madrid ekibi, iç sahada beklenenden fazla sayıda yenilgiyle tanıştı.
Bu noktada hasarı minimize eden ve sezon sonuna doğru ilk 4 iddiasının canlı tutulmasını sağlayan kilit isim ise diğer bir oyun kurucu Facundo Campazzo oldu. Son bölümde form grafiğini iyiden iyiye yükselten Arjantinli, Madrid kariyerindeki en iyi dönemini yaşadı. Öyle ki maçlar ilerledikçe Doncic biraz daha tahmin edilebilir ve kendini daha çok ikili oyunlara endeksleyen bir görüntü çizerken, aynı zamanda takımın temposunu biraz frenleyebiliyor ve oyunu bir parça fazla kişisel zorluyordu. Buna nazaran Campazzo, aynı dönemde takımı oyun içinde daha çok katan ve biraz da rakibin sinirlerini bozan yapısıyla daha öne çıktı ve yedek bir oyun kurucudan eksikliği aranacak derecede katkı vermeye başlamıştı.
Bir basketbol takımında saha içi şut dengesi açısından 1 ve 5 numaraların seçimleri çok önemlidir. İşte tam bu noktada İspanyol ekibinin oyun karakterini doğrudan etkileyecek bir sakatlık oldu. Geçtiğimiz yıl Kızılyıldız'da kendilerine karşı oynadığı oyunla Laso'nun dikkatini çeken Ognjen Kuzmic ile yolan çıkarlarken, onun yetiştiği ekolden gelen yüksek pozisyon bilgisine güvenip boyalı alanı kapatmayı planlıyorlardı. Gerçekten de ağır yapısına karşın Kuzmic, doğru kullanıldığında önemli katkı verecek olmasına karşın yine de soru işaretini tam silemeyen transferdi. O da Llull gibi ciddi bir diz sakatlığı geçirip sezonu kapatınca zaten kısıtlı olan oyuncu havuzunda çaresiz arayışlar neticesinde 2 sezon önce isteyip alamadıkları Walter Tavares takıma katıldı. Zaten tam olgunlaşmadan NBA şansını deneyen oyuncu, geldiğinde maç ritmi olmamasından da kaynaklı oldukça ham bir görüntü çizdi. Halen bu görüntüsü devam ediyor. Kolay faul problemine girme eğilimi azalmadı. Lakin gününde bir Tavares de çember caydırıcılığı açısından çok önemli bir güç çarpanı.
SAKATLIKLARLA GELEN FARKLI YAKLAŞIMLAR
Sakatlıklar elbette ki iyi bir şey değildir. Ancak doğru ve sakin düşünüldüğünde takımın iyi reaksiyon vermesini sağlar. İşte Laso ve ekibinin sezon başından beri karşılaştığı tablo tam olarak bu şekildedir. Real Madrid, geçmiş sezonlardan farklı bir felsefeye sahip değil. Yine açık alanı seviyorlar. Kısa süreli büyük skor patlamaları peşindeler. Bunu yaparken rolleri sezon başında belirliyor ve sonuna kadar böyle gidiyorlardı. Yani kritik noktalarda X faktör çıkarma veya sezonun o bölümüne kadar az oynayan bir oyuncuyu bir anda öne çıkarmak gibi şaşırtmacaları pek az görüyorduk.
Genelde ana rotasyon dışında oyunculardan süre – verim denklemi konusunda başarısız olan Laso'nun bu sene deneme yanılma ya da düşe kalka da olsa yol aldığını görüyoruz. Randolph, Ayon, Kuzmic, Llull, Campazzo hatta sezon sonuna doğru Doncic'in sakatlıklarından dolayı sahada farklı şablonlar gördük. Kolay kolay kullanmadığı 4 kısalı sistemden tutun da, baskı yememek için Causeur'ü 2 numaraya koyan ama oyun içinde Campazzo veya Doncic'in yanında da PG olarak rol veren koç bu denemelerden olumlu sonuçlar aldı. Gerçekten de Fransız combo guard, normal sezonda 7.2 sayı ortalamasıyla oynarken etkinlik puanı ise maç başına 7.3'dü. Bu Laso ve Madrid dinamiklerinde sık rastlanacak bir tablo değil.
Sezonu 5. bitirip saha avantajına sahip olmamalarına rağmen sezon boyunca yaşadıkları sıkıntılar, onları mental direnç açısından iyi bir noktaya getirdi. Geçtiğimiz yıllardaki Real Madrid, Panathinaikos serisinin ilk maçındaki ağır yenilgiden sonra çöküşe giderdi. Kalan üç maçta ise rakibe kendi silahı cevap verdiler. Seri boyunca atletizme bağlı sorunlar yaşayacağı düşünülen takım, serinin ikinci maçında rakibini bu alanda 43 – 24'lük üstünlükle sürklase etti. Kalan maçlarda da denk bir görüntü vardı. Burada gerçekten kurt bir oyuncu olan Reyes'in ikinci maçtaki oyununu seriyi çeviren faktördü.
Savunma. Evet, bu alan yıllardır Real Madrid'in belli sorunları olduğu nokta. Genel istatistikler açısından tablo kötü gözükmüyor. Hatta pozisyon sayısına oranladığımız (100 pozisyon üzerinden) dörtlü finale giden takımlar arasında 2. sıradalar. Maç içinde belli bölümlerde çok iyi savunma yapıyorlar. Özellikle birebirde rakiplerin önünde sıkı durmalar, yardımlaşmaları ve kaymaları iyi yaptıklarını görüyoruz. Fakat bunu ya çift hanelerle geri düştüklerinde yapıyorlar veya devrenin yakın bittiği iç saha maçının üçüncü periyodunda. İstediklerini aldıklarını düşündükleri an sanki içgüdüsel olarak vidalar gevşiyor. Tercihten ziyade refleks olmuş bir durum gibi. Lakin telafisi olmayan CSKA maçı böyle bir durumu kolay kolay affetmez. Finali istiyorlarsa sezon içindekinden çok daha fazlasını yapmalarına ihtiyaç var. Çünkü halen rakip kısalar maçların belli bölümünde potaya çok kolay atak edip sonuç alıyorlar.
Hücum. Bu konuda sonuca ulaşmada bir sorun yok. 85.7 sayı ortalaması ile 16 takım arasında 2. sıradalar ama rakipleri CSKA onların üstündeki tek takım. Pek az maçta sorun yaşadılar ve bunun da nedeni aslında zayıf savunma kaynaklıydı. 1 numara pozisyonunda sakatlıklarla boğuşmalarına rağmen 19.5 asist ortalamasıyla ilk 4'te yer alıyorlar. Dörtlü finale kalan takımların ortalaması birbirine çok yakın. Gerisinde kaldıkları tek takım ise Jasikevicius'ın Zalgiris'i. Tabi bu da Litvanya ekibi açısından normal bir tablo.
CSKA MAÇI NE OLUR?
De Colo, Rodriguez ve Westermann üçlüsü ile CSKA yay gerisinde güçlü, diğer alanlarda ise kalıp olarak kuvvetli bir takım. Ancak Westermann’ın son andaki ameliyatı orada işleri biraz zora sokabilir. Yukarı da saydığımız defektleri minimize ettikleri ölçüde şansları artar ve rakibin pota altındaki rotasyon zaafiyetini değerlendirirlerse sonuca ulaşabilirler. Bazı kritik avantajları var. Bunlardan en önemlisi Llull. Tam zamanında fiziken hazır hale geldi ve şu dönemde takıma yeni transfer ve doping etkisi yaptı. Diğer sakatlarında durumları iyi ve hazır hale geldiler. Yani CSKA aslında sezon başında karşısında görmeyi umduğu tam kadro ve sağlam bir Real Madrid'le ilk kez karşılaşacak. Ne kadar tecrübeli olsanız ve rakibi iyi tanısanız da, CSKA için dahi bunun gibi bir tablo ters bir durum olabilir.
Hürol YÖNEY