SPORTANDO TR | Özel Röportaj: Mustafa Mavili
Son yıllarda dikkat çeken genç antrenör Mustafa Mavili, sitemize özel bir röportaj verdi.
Konuk yazarımız Mehmet Beygirci; son yıllarda önemli takımlarda yardımcı antrenörlük yapan ve bu sezonun son bölümünde Muratbey Uşak'ın başantrenörlüğünü üstelenen genç koç Mustafa Mavili'yle röportaj yaptı.
Mustafa Mavili şüphesiz ki basketbol camiası için yeni bir isim. Daha önce yardımcı antrenörlük tecrübeleriniz olsa da Uşak ilk başantrenörlük tecrübenizdi. Biraz kendinizden bahseder misiniz?
Eskişehir Beden Öğretmenliği mezunuyum, 2004 yılında antrenörlüğe başladım. 2012 yılına kadar aralarında Oyak Renault, Ted Ankara Koleji ve Hacettepe olan kulüplerde altyapı antrenörlüğü yaptım. 2012-2013 sezonunda Trabzonspor’un ikinci ligden birinci lige yükselen kadrosunda yer aldım, 2016 yılına kadar da burada çalıştım. Eurochallenge finali yaşayan ekibin bir parçasıydım. 2016-2017 sezonunda BEST Balıkesir’de yardımcı antrenörlük yaptım. Bildiğiniz gibi bu sezon da Uşak’taydım.
Sezon ortasında Aziz Bekir’in yerine başantrenörlüğe getirildiniz. Küme düşseniz bile oynattığınız oyunla kısa sürede takdir toplamayı başardınız, bu sürede neler değiştirdiniz takımda?
Aslında bizim iyi bir kadromuz vardı. Ben sadece ekibin yeniden başarıya inanması için motivasyon vermeye çalıştım. Hem oynayanların hem de izleyenlerin keyif aldıkları bir basketbol oynayarak ligde kalmayı hedefledik. Bence bu süreçteki en büyük fark ise oyuncularımın hissettiği özgüvendi.
Uşak’ta maçlara ön hazırlığı iyi yaptığınızı gördük. Bunun için özel çalışmalarınız var mı, neler yapıyorsunuz?
Bu ligde beş sezon asistanlık yaptım. Her zaman rakibi doğru analiz ederek rakibe göre hazırlanmanın önemine inandım. Maçı kazandıran üç ana unsur olduğunu düşünüyorum. Birincisi iyi analize dayanarak yapılmış antrenman. İkincisi ise oyun içi hamleler. Ben de maça hazırlanırken olabilecek tüm senaryoları düşünürek muhtemel hamleleri tasarlamaya çalışıyorum. Son olarak da sizin kafanızda oynayıp kazandığınız maça oyuncuları inandırmak. Bence en zoru da bu.
FOTO: FANATİK
Mustafa Mavili takımının olmazsa olması nedir?
Benim olmazsa olmazım ahlak. Hem oyuncumda hem de staffımda birinci önceliğim her zaman düzgün karakterde olması. Saha içinde de yüreğini koymuş, inanmış oyuncu grubu. Oyun felsefemi soruyorsan agresif savunma.
“Hücum maç kazandırır, savunma şampiyonluk” felsefesine inandığınızı söyleyebilir miyiz?
Bence bunların ikisini de savunma kazandırır. (Gülerek)
Bir koçun günü nasıl geçiyor? Gün içinde neler yapıyorsunuz?
Antrenman saatlerinin dışında da günümün büyük bir bölümü salonda geçiyor. Rakipleri izliyorum, başka liglerden maçlar seyrediyorum. Aynı zamanda da oyuncuları takip ediyorum. Ekibimle beraber kendi oyuncularımız için özel antrenmanlar hazırlayıp bunları uyguluyoruz. Kısacası antrenmanda olsun ya da olmasın tüm vaktim basketbolla geçiyor. Bence olması gereken de bu zaten.
Türkiye’de ne yazık ki altyapıdan A takım seviyesine oyuncu çıkarmakta sorun yaşıyoruz. Yetenekli gençlerimiz olsa da onları üst seviyeye entegre edemiyoruz. Yıllarca altyapılarda çalışmış biri olarak bunu neye bağlıyorsunuz?
Öncelikle altyapı antrenörlüğünün hak ettiği değeri görmediğine inanıyorum. Ücret problemi de var aynı zamanda. Yani az para, çok iş, sonucunda da az takdir var. Bence bu sebeple de kaliteli ve tecrübeli antrenörler diğer ülkelerde olanın aksine bizim altyapılarımızda eğitimci olarak görev almak istemiyor.
Ayrıca altyapılara yapılan yatırımın geri dönüşü de uzun süreli olduğu için, buna sabır gösterip altyapısına yatırım yapan kulüp sayısı da az. Ve bu az sayıda kulüpten çıkan oyuncularımızın da zaman zaman erken yaşta büyük para kazanmanın getirdiği yükü taşıyamaması da bir diğer sorunumuz. Hepsi birleşince genç oyuncularımızı üst seviyeye çıkarmakta sorun yaşıyoruz.
TÜBAD’ın Türkiye’de çalışacak yabancı koçlarla ilgili çeşitli yaptırım önerileri var, yabancı bir koçun yardımcılığını yapmış biri olarak bunları destekliyor musunuz?
Açıkçası ben beraber çalışıtığım gerek yerli gerekse de yabancı koçlar konusunda oldukça şanslıydım. Özellikle Hakan Demir ve Nenad Markovic hem mesleğe bakış açımın hem de basketbol felsefemin gelişmesine büyük katkı yaptılar. Türk basketbolu kaliteli antrenörler yetiştiriyor, yurt dışından gelecek koçların da basketbolumuza bir şeyler katmasını beklemek gayet doğal bence.
Fakat benim dikkat çekmek istediğim bir nokta daha var. Kulüp yönetimlerinin genç Türk antrenörlere şans verme konusunda daha cesur olması gerekiyor. Aynı tecrübe ya da tecrübesizlik seviyesine sahip olduğumuz yabancı meslektaşlarımıza gösterilen güvenin genç Türk antrenörlere de gösterilmesi gerektiğine inanıyorum. Bence buradan başlayarak bu sorunu daha kolay çözebiliriz.
Maçlardan önce sürekli tekrarladığınız bir ritüel ya da toteminiz var mı?
Bir totemim var ama o da bende kalsın.
Koç olmasanız kesin şu işi yapardım diyebileceğiniz bir şey var mı?
Basketbolu çok seviyorum, sürekli bu işin içinde olmak istedim. Koç olmasam kesinlikle oyuncu olmak isterdim.
Biraz da kısa cevaplı sorular sorarsak;
Nba mi Avrupa mı? – Tabii ki Avrupa
Hücum mu, savunma mı? – Kesinlikle savunma
Kitap okumak mı, film izlemek mi? – Maç seyretmek ama illa ikisinden biriyse film izlemek
Smaç mı, köşe üçlüğü mü? – Kolay turnike
Yardımcı antrenörlük mü koçluk mu? – Kesinlikle koçluk
Mustafa Mavili bundan sonra ne yapacak? Nasıl bir kariyer hedefi var?
Bu mesleği çok keyif alarak yapıyorum. Umarım kafamdaki basketbolu ortaya koyabileceğim, iyi organizasyonu olan kulüplerde çalışıp uzun süre bu camianın içinde kalabilirim.
Mustafa Mavili şüphesiz ki basketbol camiası için yeni bir isim. Daha önce yardımcı antrenörlük tecrübeleriniz olsa da Uşak ilk başantrenörlük tecrübenizdi. Biraz kendinizden bahseder misiniz?
Eskişehir Beden Öğretmenliği mezunuyum, 2004 yılında antrenörlüğe başladım. 2012 yılına kadar aralarında Oyak Renault, Ted Ankara Koleji ve Hacettepe olan kulüplerde altyapı antrenörlüğü yaptım. 2012-2013 sezonunda Trabzonspor’un ikinci ligden birinci lige yükselen kadrosunda yer aldım, 2016 yılına kadar da burada çalıştım. Eurochallenge finali yaşayan ekibin bir parçasıydım. 2016-2017 sezonunda BEST Balıkesir’de yardımcı antrenörlük yaptım. Bildiğiniz gibi bu sezon da Uşak’taydım.
Sezon ortasında Aziz Bekir’in yerine başantrenörlüğe getirildiniz. Küme düşseniz bile oynattığınız oyunla kısa sürede takdir toplamayı başardınız, bu sürede neler değiştirdiniz takımda?
Aslında bizim iyi bir kadromuz vardı. Ben sadece ekibin yeniden başarıya inanması için motivasyon vermeye çalıştım. Hem oynayanların hem de izleyenlerin keyif aldıkları bir basketbol oynayarak ligde kalmayı hedefledik. Bence bu süreçteki en büyük fark ise oyuncularımın hissettiği özgüvendi.
Uşak’ta maçlara ön hazırlığı iyi yaptığınızı gördük. Bunun için özel çalışmalarınız var mı, neler yapıyorsunuz?
Bu ligde beş sezon asistanlık yaptım. Her zaman rakibi doğru analiz ederek rakibe göre hazırlanmanın önemine inandım. Maçı kazandıran üç ana unsur olduğunu düşünüyorum. Birincisi iyi analize dayanarak yapılmış antrenman. İkincisi ise oyun içi hamleler. Ben de maça hazırlanırken olabilecek tüm senaryoları düşünürek muhtemel hamleleri tasarlamaya çalışıyorum. Son olarak da sizin kafanızda oynayıp kazandığınız maça oyuncuları inandırmak. Bence en zoru da bu.
FOTO: FANATİK
Mustafa Mavili takımının olmazsa olması nedir?
Benim olmazsa olmazım ahlak. Hem oyuncumda hem de staffımda birinci önceliğim her zaman düzgün karakterde olması. Saha içinde de yüreğini koymuş, inanmış oyuncu grubu. Oyun felsefemi soruyorsan agresif savunma.
“Hücum maç kazandırır, savunma şampiyonluk” felsefesine inandığınızı söyleyebilir miyiz?
Bence bunların ikisini de savunma kazandırır. (Gülerek)
Bir koçun günü nasıl geçiyor? Gün içinde neler yapıyorsunuz?
Antrenman saatlerinin dışında da günümün büyük bir bölümü salonda geçiyor. Rakipleri izliyorum, başka liglerden maçlar seyrediyorum. Aynı zamanda da oyuncuları takip ediyorum. Ekibimle beraber kendi oyuncularımız için özel antrenmanlar hazırlayıp bunları uyguluyoruz. Kısacası antrenmanda olsun ya da olmasın tüm vaktim basketbolla geçiyor. Bence olması gereken de bu zaten.
Türkiye’de ne yazık ki altyapıdan A takım seviyesine oyuncu çıkarmakta sorun yaşıyoruz. Yetenekli gençlerimiz olsa da onları üst seviyeye entegre edemiyoruz. Yıllarca altyapılarda çalışmış biri olarak bunu neye bağlıyorsunuz?
Öncelikle altyapı antrenörlüğünün hak ettiği değeri görmediğine inanıyorum. Ücret problemi de var aynı zamanda. Yani az para, çok iş, sonucunda da az takdir var. Bence bu sebeple de kaliteli ve tecrübeli antrenörler diğer ülkelerde olanın aksine bizim altyapılarımızda eğitimci olarak görev almak istemiyor.
Ayrıca altyapılara yapılan yatırımın geri dönüşü de uzun süreli olduğu için, buna sabır gösterip altyapısına yatırım yapan kulüp sayısı da az. Ve bu az sayıda kulüpten çıkan oyuncularımızın da zaman zaman erken yaşta büyük para kazanmanın getirdiği yükü taşıyamaması da bir diğer sorunumuz. Hepsi birleşince genç oyuncularımızı üst seviyeye çıkarmakta sorun yaşıyoruz.
TÜBAD’ın Türkiye’de çalışacak yabancı koçlarla ilgili çeşitli yaptırım önerileri var, yabancı bir koçun yardımcılığını yapmış biri olarak bunları destekliyor musunuz?
Açıkçası ben beraber çalışıtığım gerek yerli gerekse de yabancı koçlar konusunda oldukça şanslıydım. Özellikle Hakan Demir ve Nenad Markovic hem mesleğe bakış açımın hem de basketbol felsefemin gelişmesine büyük katkı yaptılar. Türk basketbolu kaliteli antrenörler yetiştiriyor, yurt dışından gelecek koçların da basketbolumuza bir şeyler katmasını beklemek gayet doğal bence.
Fakat benim dikkat çekmek istediğim bir nokta daha var. Kulüp yönetimlerinin genç Türk antrenörlere şans verme konusunda daha cesur olması gerekiyor. Aynı tecrübe ya da tecrübesizlik seviyesine sahip olduğumuz yabancı meslektaşlarımıza gösterilen güvenin genç Türk antrenörlere de gösterilmesi gerektiğine inanıyorum. Bence buradan başlayarak bu sorunu daha kolay çözebiliriz.
Maçlardan önce sürekli tekrarladığınız bir ritüel ya da toteminiz var mı?
Bir totemim var ama o da bende kalsın.
Koç olmasanız kesin şu işi yapardım diyebileceğiniz bir şey var mı?
Basketbolu çok seviyorum, sürekli bu işin içinde olmak istedim. Koç olmasam kesinlikle oyuncu olmak isterdim.
Biraz da kısa cevaplı sorular sorarsak;
Nba mi Avrupa mı? – Tabii ki Avrupa
Hücum mu, savunma mı? – Kesinlikle savunma
Kitap okumak mı, film izlemek mi? – Maç seyretmek ama illa ikisinden biriyse film izlemek
Smaç mı, köşe üçlüğü mü? – Kolay turnike
Yardımcı antrenörlük mü koçluk mu? – Kesinlikle koçluk
Mustafa Mavili bundan sonra ne yapacak? Nasıl bir kariyer hedefi var?
Bu mesleği çok keyif alarak yapıyorum. Umarım kafamdaki basketbolu ortaya koyabileceğim, iyi organizasyonu olan kulüplerde çalışıp uzun süre bu camianın içinde kalabilirim.