Nano Press
Facebook Twitter Instagram Google+ YouTube RSS Feed Italiano English Türkiye
Stats 18/09/2018, 11.16

''En Yalın Haliyle İstatistikler'' - EuroLeague ve EuroCup Arasındaki Farklılıklar

''En yalın haliyle istatistikler'', her bölümde istatistiklerin iç yüzünü ve basketbolda nasıl kullanıldıklarını anlatmaya çalışacak.

Stats
Yeni istatistiksel analizlere tekrar hoşgeldiniz. Geçtiğimiz hafta, EuroLeague ile ilgili bazı rakamların trendlerini keşfetmiştik: bugün, benzer analizler yapacağız fakat bu kez EuroCup'ı da dahil edeceğiz. Bu şekilde, iki turnuvayı kıyaslayabileceğiz. Buna rağmen, hesaplanan istatistikler farklı örneklere dayanacak ve karşılaştırdığımızda farklılığın yüksek oranda olmadığını göreceğiz.

Son yıllardaki derecelendirmeler ile başlayalım: ''Derecelendirme'' (Rating), takımların hücum derecelerinin ortalaması anlamına geliyor. Diğer bir deyişle, ligin etkinliğinin ortalama düzeyi diyebiliriz.



Beklendiği gibi EuroLeague, küçük kardeşinden daha yüksek etkinliğe sahip; fakat bazı yıllarda bu tam tersine dönmüş (2006/07 sezonu gibi).

Bir sezonu kıyaslamak yerine genel olarak bakalım, her iki turnuvada da trendin neredeyse aynı şekilde ilerlediğini (neredeyse paralel) görüyoruz: bu, iki lig farklı takımlar ve oyuncularla oynanıyor olmasına rağmen küresel trendin aynı olduğunu gösteriyor. Diğer bir deyişle, farklılıklara rağmen iki lig de aynı şekilde oynamaya çalışıyor: oyuncuların, koçların ya da takımların değişmesi tarihsel gidişattan etkileniyor.

Bu, çok fazla üzerinde durulan bir açı fakat grafikte net olarak görüyoruz: örneğin; tarihsel dönemde çoğu hücum üç sayılık atışı ile son buluyor, bunu neredeyse her yerde bulabiliriz. Bu bilinen bir gerçek fakat her zaman istatistiksel onayı almak faydalı olur. 2 trendin benzerlikleri, bu makalenin neredeyse her farklı çizelgesinde görülebiliyor.

Genel konuşmak gerekirse, lig derecelendirmelerinde ciddi bir düşüş var, 2008-09 ve 2009-10 sezonlarında neredeyse en düşük seviyede; bundan sonra ise yükselişe geçiyor. Özellikle son 2 sezonda Euroleague'in en üst seviyelere çıktığını görebiliyoruz: iki turnuva için de son iki sezon en üst seviyelere ulaşmış durumda.

Üzerinde durulması gereken bir diğer önemli bilgi de pace:



Aynı trend fakat farklı hız seviyelerinde. Burada, EuroCup en üst seviyelere çıkıyor. Ortalama derecelendirme ve pace'i bildiğimiz için bazı teoriler sunabiliriz: Euroleague'de daha az koşuluyor fakat daha fazla skor üretiliyor ya da daha az koşuluyor ve daha az top kaybediliyor gibi birçok teori ortaya konulabilir.

İstatistiksel onayı alabilmek için de bireysel yöntemleri inceledim: şut teşebbüsü, hücum ribaundları ve top kayıpları. Aşağıda farklılıkları saptayabildiğimiz bilgilerin ışığında bir grafik var.

2 ligin şut yüzdelerini inceleyebilmek adına ilk olarak Doğru Şut Yüzdelerini karşılaştırmak daha faydalı.



Çizelgedeki trend, bir öncekilere çok benziyor: ciddi bir düşüş ve onu izleyen bir büyüme. İki ligin şut yüzdeleri benzer olmasına rağmen, EuroCup'ta daha iyi değerler mevcut: her yüzde %3-4 arasında değişim gösteriyor yani küçük farklılıklar var ve benzer sayılabilir.

Bu yüzden grafik, derecelendirme grafiğindeki farklılıkları açıklayabilen değişimleri göstermiyor. Şimdi top kayıplarına bakalım:



Bu çizelge, pace ve derecelendirme (rating) arasındaki farklılıkların ana sebeplerini gösteriyor. EuroCup'ta çok daha fazla top kaybı oluyor, bu da pace'i arttırıyor ve ortalama etkiyi düşürüyor. Bu yüzden, top kayıpları iki lig arasındaki farklılıkların ana sebeplerinden biri: top kayıpları, genelde ligin kalitesini ölçmek için kullanılır böylece EuroCup'ın EuroLeague'den daha az kaliteli olduğunu söyleyebiliriz. Bu önemli bir sebep.

İki lig arasındaki farklılıkları gösteren bir diğer önemli veri de hücum ribaundları:



Bildiğiniz gibi hücum ribaundu istatistiklerde yeni bir sahibiyet üretmiyor. Aslında, topa sahip olmayı hesaplarken hücum ribaundları teşebbüs edilen şut ve top kayıplarının toplamından çıkarılıyor. Bu yüzden, topa sahip olma hücum ribaundlarının ardından süreyi uzatıyor: direk sonuca yönelik konuşursak, ne kadar fazla hücum ribaundu alınmış olunursa topa sahip olma oranı düşer (bu yüzden pace de düşer). Bunu aklımızda tutarak yukarıdaki grafiğe tekrar bakarsak, ribaundlardaki farklılık pace ve rating arasındaki farklılığın sebebini görebiliriz. Genellikle EuroLeague'de daha fazla hücum ribaundu alınıyor bu yüzden oyunun temposu (pace) düşüyor. EuroCup'ta ise hücum ribaundlarında düşüş var ve bu da oyun temposunu arttırıyor.

İlk makalemde de söylediğim gibi, hücum ribaundları oyuncuların sahadaki yanlış yerleşiminden etkileniyor: bu gerçeği analiz etmek adına bir sonraki iki grafiğe bakalım:





Bu bağlamda, iki lig arasındaki farklılıklar göz ardı edilebilir derecede: trendler arasındaki değişen tek detay 2 sayılık atışlar. Avrupa'daki ilk turnuvada, alandaki şutlar detaylı incelendiğinde son yılların bundan etkilendiğini ve buna bağlı olduğunu görebiliriz. 

Her durumda, şut dağılımı benzer ve farklı spacinglerin hücum ribaundlarında değişim yarattığını söylemek mümkün değil. EuroCup oyuncularının hücum ribaundları alma konusunda daha az yetenekli olduğunu da söyleyebiliriz.

Şu an her şeyi anlamak adına tüm dataya sahibiz: EuroLeague'de daha fazla hücum ribaundu alındığı için oyun düşük tempoda oynanıyor; bu topa sahip olma süresini arttırıyor ve oyun temposunu düşürüyor. Daha az top kaybı olması ile de resim tamamlanıyor: EuroLeague'de her ne kadar şut yüzdeleri benzer olsa da daha yüksek kalitede bir oyun var bu da oyunda en üst seviyelere çıkılmasına olanak sağlıyor.

*Luca Cappelletti tarafından yazılmıştır.
H. Coşkun

H. Coşkun

Read also
Comments You must be registered to post a comment 0 Comments