Ufuk Sarıca: ''Bobby Dixon'dan tam olarak vazgeçmiş değiliz.''
Milli takım koçu Ufuk Sarıca, FIBA Dünya Kupası İsveç ve Ukrayna ile oynanacak eleme maçları öncesi konuştu.
2019 FIBA Dünya Kupası elemeleri, Ankara'da oynanacak İsveç ve Ukrayna maçları öncesinde koç Ufuk Sarıca, basketfaul'e konuştu.
- Kamp süreci nasıl geçti?
Ligin bitişine ve sonuna kadar giden oyuncuların pozisyonuna göre aralıklarla takımı topladık. Esas itibariyle 18 Haziran'da tam takım olabildik. Sezon içinde de çok vakit olmuyordu. Biz bir değişim içinde olan, bir takım eklemeler ve eksilmeler yaşayan bir takımız. Geçmişten gelen, birbiriyle devamlı oynayan bir takım pozisyonunda değiliz. Bundan dolayı bir takım sıkıntılar var ama sonuçta oyuncularımız çok istekli. Önümüzdeki hedefe ve ne yapmamız gerektiğine odaklanmış durumdalar. İyi niyetle çalışıyorlar. Tabii ki belirli dezavantajlarımız var. Özellikle hazırlık maçı yapamamış olmamız bu dezavantajların en büyüğü. Ankara’da Ukrayna ile oynayacağımız maç ilk karşılaşmamız olacak. Bu dezavantajımızı kapatmaya çalışıyoruz.
- Basketbol Süper Ligi final serisinden gelen oyuncuların geç katılımı takım çalışmalarını nasıl etkiledi?
Şubat ayında en sıkıntılı zamanımızı yaşadık. Şu an Cedi Osman’ın ve Furkan Korkmaz’ın bizimle olması, Wilbekin’in yeni bir enerji ile gelmesi takım içindeki moralleri ve güvenleri yükseltmiş durumda. Burada da şöyle bir dezavantaj var. Cedi Osman ve Furkan Korkmaz en son bir sene önce bizimle beraberdi. Wilbekin'in, Kartal Özmızrak hariç bu takımdan hiç kimse ile beraber oynamışlığı yok ve milli takım ile ilk defa maça çıkacak. Ligi, Göksenin Köksal ve Ege Arar gibi erken bitirenler var. Onları erken antrenmana aldık ama arada iki üç tane hazırlık maçı yapabilseydik iyi olabilirdi. Ama mümkün olmadı.
-Dixon’dan Wilbekin’e geçiş sürecinden bahsedecek olursanız neler söylersiniz?
Dixon çok karakterli ve iyi bir oyuncu. Biz ondan tam olarak vazgeçmiş değiliz. Ama bunu biz bunu geçen sene yapmalıydık. Bir B planımızın olması lazımdı. Bugün İspanya’nın 3 - 4 tane devşirme oyuncusu var. Bir tanesini kadroya çağırıyorlar. Geçen sene şampiyonaya 4 gün kala bir sakatlık yaşadık ve Dixon’ı oynatamadık. Dolayısıyla bu sene için bir B planı hazırlamıştık. Süreç Wilbekin’in biraz daha lehine işledi. Özellikle Eurocup’da MVP olmasıyla çok iyi bir sezon geçirdi. Böyle bir tercihte bulunduk ama Eylül'de de, Kasım'da da maçlar var.
- Cedi Osman ve Furkan Korkmaz dışındaki NBA oyuncularımızın milli takımlarla ilgili durumları ile ilgili neler söylersiniz?
Ersan İlyasova “milli takımda tekrar oynamak istiyorum” diye açıklama yaptı. Kontrat sıkıntısı var ama Eylül ayında bizimle beraber olursa bizim için çok önemli bir güç olur. Aynı şekilde Ömer Aşık sağlığına kavuşursa milli takıma vereceği katkı yadsınamaz . Bir oyuncu “ben milli takımda oynamayacağım” demediği sürece bizim kapımız iyi ve hazır olan bütün oyunculara açık. Sonuçta burası Türkiye Milli Takımı, en iyilerin oynaması gereken yer diye düşünüyorum.
- İki sene sonra nasıl bir milli takım beklemeliyiz?
Özellikle Cedi Osman lider pozisyonda olmaya başladı. Furkan Korkmaz’ı da oraya adapte etmeye çalışıyoruz. Ben karamsar değilim. Şu an için bir sıkıntı yüzde yüz var. Alttan Kartal Özmızrak, Ege Arar, Buğrahan Tuncer, Metecan Birsen gibi yaşı genç oyuncuları ilave edersek daha iyi bir milli takımımız olacağına eminim.
-Yabancı oyuncu sayısının azalması milli takıma oyuncu yetiştirme sürecini nasıl etkiler?
Bence beş yabancı iyi bir sayı. 3+2 kuralından önceki sisteme geçiş çok hızlı oldu. Belki biraz daha kademeli geçmemiz lazımdı. Şimdi ise 5+5 sistemi uygulanacak. Burada oyunculara da çok iş düşüyor. Burada sadece kuraldan dolayı olmamalılar. Biraz daha artık işin içine daha faklı şekilde girmeleri gerek. İki sene önce Sertaç Şanlı konuşulmuyordu. Bugün hem milli takımımızda hem Anadolu Efes’e transfer oldu. İyi bir örnek bence. Kariyer seçimlerini, oyuncuların, ailelerinin ve menajerlerinin düzgün değerlendirmesi lazım. Özellikle genç oyuncuların kendilerini ispat edip ondan sonra yukarıya çıkmayı düşünmeleri gerekiyor. Bu kuralın belki sıkıntıları olacak. En azından çok kabaca bir hesaplama yaparsak 16 tane daha Türk oyuncunun tek başına monte olması gibi geliyor. Ama ben son iki senedir yabancı oyuncu konusunda da belirli oyuncular hariç kalitenin düştüğünü görüyorum. Biz dışarıdan getirip yabancı oyuncuya sorumluluk verebiliyoruz. Her takım şampiyonluğa oynamıyor. Bu NBA de bile böyle olabiliyor, draft haklarından vazgeçiyorlar. 'Ben büyükleri yenemem. Üç sene biraz gençlere yatırım yapılsın deniyor.' Belki biraz aşırı bir örnek verdim ama bizim olaya böyle bakmamız gerekiyor . Kaç tane karar verebilen, topu en can alıcı noktada kullanabilen hatta hata yapan oyuncumuz var. Bence bizim oyuncuları bu şekilde oyuna sokmamız lazım. Bizim iki sene sonra oynayacak oyuncumuz kalmayacak. BGL'de oynayan gençleri veya takımlarımızda olan genç oyuncularımızı buradaki oynayan oyuncularımıza katabilirsek 10 senelik bir jenerasyon ortaya çıkarırız. O zaman alttan oyuncu çıkarmaya daha çok zamanımız olabilir. Biz çok keskin bir düşüş yaşadık.
- Kulüpler ve TBF’nin gerçekleştirdiği toplantıda önerilen proje takım uygulaması basketbolumuza neler katar ya da basketbolumuzdan neler götürür?
Aslında güzel bir düşünce . Ama bir takımda dezavantajları var. Mesela federasyonun takımı gibi görünür mü , o gençlerin sahadaki duruşu nasıl olur…? Aslında benim hayalim dört beş tane oynayan, dört beş tane aday takıma iki de genç yabancı oyuncu koyup Adriyatik Ligi’ne bir takım yapalım. Aslında bu en güzeli. Orada da sıkıntı oyuncunun kulüpten alınmasının zor oluşu.
-Ankara önemli maçları çok özlemişti. Bu özlem milli takımımızı nasıl etkiler?
Ankara’da oynamayı biz de özledik. Ankara’da kazanılmış çok maçlar var. Dolu ve coşkulu tribünlere oynadık ve ben de heyecanlıyım. Ankara Arena Spor Salonu’nun tamamen dolacağına inanıyorum. Bursa’ya da teşekkür etmek gerek. Orada da çok önemli maçlar oynadık.
- Ailedeki tek basketbolcu değilsiniz. Biraz da ailedeki diğer basketbolcuyu tanıyabilir miyiz?
Bir abimiz var. O da bir ara oynadı. Sonrasında 'oynamayacağım.' dedi. Ben de 'oynama' dedim. Efe ise basketbolu çok seviyor. Kamplar dışında evde olduğu zamanda sabah tek başına antrenman yapabiliyor. Bu da beni mutlu ediyor. Çünkü basketbol çalışmadan, kafaya koymadan yapılacak bir iş değil. Ben de Efe’nin yaşlarında başlamıştım. Yanımda 30-35 tane arkadaşım vardı. Yukarıya çıktığımızda sadece üç kişiydik. İnşallah şansı olur. Her geçen gün gelişiyor. Benden daha atlet. Parmak hassasiyeti var. Şutu iyi ama geç başlamasında da dolayı fundamentali kötü.
- Kamp süreci nasıl geçti?
Ligin bitişine ve sonuna kadar giden oyuncuların pozisyonuna göre aralıklarla takımı topladık. Esas itibariyle 18 Haziran'da tam takım olabildik. Sezon içinde de çok vakit olmuyordu. Biz bir değişim içinde olan, bir takım eklemeler ve eksilmeler yaşayan bir takımız. Geçmişten gelen, birbiriyle devamlı oynayan bir takım pozisyonunda değiliz. Bundan dolayı bir takım sıkıntılar var ama sonuçta oyuncularımız çok istekli. Önümüzdeki hedefe ve ne yapmamız gerektiğine odaklanmış durumdalar. İyi niyetle çalışıyorlar. Tabii ki belirli dezavantajlarımız var. Özellikle hazırlık maçı yapamamış olmamız bu dezavantajların en büyüğü. Ankara’da Ukrayna ile oynayacağımız maç ilk karşılaşmamız olacak. Bu dezavantajımızı kapatmaya çalışıyoruz.
- Basketbol Süper Ligi final serisinden gelen oyuncuların geç katılımı takım çalışmalarını nasıl etkiledi?
Şubat ayında en sıkıntılı zamanımızı yaşadık. Şu an Cedi Osman’ın ve Furkan Korkmaz’ın bizimle olması, Wilbekin’in yeni bir enerji ile gelmesi takım içindeki moralleri ve güvenleri yükseltmiş durumda. Burada da şöyle bir dezavantaj var. Cedi Osman ve Furkan Korkmaz en son bir sene önce bizimle beraberdi. Wilbekin'in, Kartal Özmızrak hariç bu takımdan hiç kimse ile beraber oynamışlığı yok ve milli takım ile ilk defa maça çıkacak. Ligi, Göksenin Köksal ve Ege Arar gibi erken bitirenler var. Onları erken antrenmana aldık ama arada iki üç tane hazırlık maçı yapabilseydik iyi olabilirdi. Ama mümkün olmadı.
-Dixon’dan Wilbekin’e geçiş sürecinden bahsedecek olursanız neler söylersiniz?
Dixon çok karakterli ve iyi bir oyuncu. Biz ondan tam olarak vazgeçmiş değiliz. Ama bunu biz bunu geçen sene yapmalıydık. Bir B planımızın olması lazımdı. Bugün İspanya’nın 3 - 4 tane devşirme oyuncusu var. Bir tanesini kadroya çağırıyorlar. Geçen sene şampiyonaya 4 gün kala bir sakatlık yaşadık ve Dixon’ı oynatamadık. Dolayısıyla bu sene için bir B planı hazırlamıştık. Süreç Wilbekin’in biraz daha lehine işledi. Özellikle Eurocup’da MVP olmasıyla çok iyi bir sezon geçirdi. Böyle bir tercihte bulunduk ama Eylül'de de, Kasım'da da maçlar var.
- Cedi Osman ve Furkan Korkmaz dışındaki NBA oyuncularımızın milli takımlarla ilgili durumları ile ilgili neler söylersiniz?
Ersan İlyasova “milli takımda tekrar oynamak istiyorum” diye açıklama yaptı. Kontrat sıkıntısı var ama Eylül ayında bizimle beraber olursa bizim için çok önemli bir güç olur. Aynı şekilde Ömer Aşık sağlığına kavuşursa milli takıma vereceği katkı yadsınamaz . Bir oyuncu “ben milli takımda oynamayacağım” demediği sürece bizim kapımız iyi ve hazır olan bütün oyunculara açık. Sonuçta burası Türkiye Milli Takımı, en iyilerin oynaması gereken yer diye düşünüyorum.
- İki sene sonra nasıl bir milli takım beklemeliyiz?
Özellikle Cedi Osman lider pozisyonda olmaya başladı. Furkan Korkmaz’ı da oraya adapte etmeye çalışıyoruz. Ben karamsar değilim. Şu an için bir sıkıntı yüzde yüz var. Alttan Kartal Özmızrak, Ege Arar, Buğrahan Tuncer, Metecan Birsen gibi yaşı genç oyuncuları ilave edersek daha iyi bir milli takımımız olacağına eminim.
-Yabancı oyuncu sayısının azalması milli takıma oyuncu yetiştirme sürecini nasıl etkiler?
Bence beş yabancı iyi bir sayı. 3+2 kuralından önceki sisteme geçiş çok hızlı oldu. Belki biraz daha kademeli geçmemiz lazımdı. Şimdi ise 5+5 sistemi uygulanacak. Burada oyunculara da çok iş düşüyor. Burada sadece kuraldan dolayı olmamalılar. Biraz daha artık işin içine daha faklı şekilde girmeleri gerek. İki sene önce Sertaç Şanlı konuşulmuyordu. Bugün hem milli takımımızda hem Anadolu Efes’e transfer oldu. İyi bir örnek bence. Kariyer seçimlerini, oyuncuların, ailelerinin ve menajerlerinin düzgün değerlendirmesi lazım. Özellikle genç oyuncuların kendilerini ispat edip ondan sonra yukarıya çıkmayı düşünmeleri gerekiyor. Bu kuralın belki sıkıntıları olacak. En azından çok kabaca bir hesaplama yaparsak 16 tane daha Türk oyuncunun tek başına monte olması gibi geliyor. Ama ben son iki senedir yabancı oyuncu konusunda da belirli oyuncular hariç kalitenin düştüğünü görüyorum. Biz dışarıdan getirip yabancı oyuncuya sorumluluk verebiliyoruz. Her takım şampiyonluğa oynamıyor. Bu NBA de bile böyle olabiliyor, draft haklarından vazgeçiyorlar. 'Ben büyükleri yenemem. Üç sene biraz gençlere yatırım yapılsın deniyor.' Belki biraz aşırı bir örnek verdim ama bizim olaya böyle bakmamız gerekiyor . Kaç tane karar verebilen, topu en can alıcı noktada kullanabilen hatta hata yapan oyuncumuz var. Bence bizim oyuncuları bu şekilde oyuna sokmamız lazım. Bizim iki sene sonra oynayacak oyuncumuz kalmayacak. BGL'de oynayan gençleri veya takımlarımızda olan genç oyuncularımızı buradaki oynayan oyuncularımıza katabilirsek 10 senelik bir jenerasyon ortaya çıkarırız. O zaman alttan oyuncu çıkarmaya daha çok zamanımız olabilir. Biz çok keskin bir düşüş yaşadık.
- Kulüpler ve TBF’nin gerçekleştirdiği toplantıda önerilen proje takım uygulaması basketbolumuza neler katar ya da basketbolumuzdan neler götürür?
Aslında güzel bir düşünce . Ama bir takımda dezavantajları var. Mesela federasyonun takımı gibi görünür mü , o gençlerin sahadaki duruşu nasıl olur…? Aslında benim hayalim dört beş tane oynayan, dört beş tane aday takıma iki de genç yabancı oyuncu koyup Adriyatik Ligi’ne bir takım yapalım. Aslında bu en güzeli. Orada da sıkıntı oyuncunun kulüpten alınmasının zor oluşu.
-Ankara önemli maçları çok özlemişti. Bu özlem milli takımımızı nasıl etkiler?
Ankara’da oynamayı biz de özledik. Ankara’da kazanılmış çok maçlar var. Dolu ve coşkulu tribünlere oynadık ve ben de heyecanlıyım. Ankara Arena Spor Salonu’nun tamamen dolacağına inanıyorum. Bursa’ya da teşekkür etmek gerek. Orada da çok önemli maçlar oynadık.
- Ailedeki tek basketbolcu değilsiniz. Biraz da ailedeki diğer basketbolcuyu tanıyabilir miyiz?
Bir abimiz var. O da bir ara oynadı. Sonrasında 'oynamayacağım.' dedi. Ben de 'oynama' dedim. Efe ise basketbolu çok seviyor. Kamplar dışında evde olduğu zamanda sabah tek başına antrenman yapabiliyor. Bu da beni mutlu ediyor. Çünkü basketbol çalışmadan, kafaya koymadan yapılacak bir iş değil. Ben de Efe’nin yaşlarında başlamıştım. Yanımda 30-35 tane arkadaşım vardı. Yukarıya çıktığımızda sadece üç kişiydik. İnşallah şansı olur. Her geçen gün gelişiyor. Benden daha atlet. Parmak hassasiyeti var. Şutu iyi ama geç başlamasında da dolayı fundamentali kötü.