Nano Press
Facebook Twitter Instagram Google+ YouTube RSS Feed Italiano English Türkiye
EuroCup 09/04/2018, 14.48

Ayvalık'tan EuroCup'a Başarı Öyküsü

EuroCup'ta finale çıkma başarısını gösteren Darüşşafaka'nın 22 yaşındaki genç oyuncusu Doğuş Özdemiroğlu, Sabah gazetesi ile keyifli bir röportaj yaptı.

EuroCup
Doğuş Özdemiroğlu... Arkadaşlarının deyimiyle Dodo; yıldızı parlayan bir basketbolcu. Altı yaşında akciğer kanserinden babasını kaybetti. İki abisi ve annesiyle Ayvalık'ta yaşarken öğretmenin tavsiyesiyle Daraşşüfaka Eğitim Kurumları'nın sınavına girdi. Kazanınca hayatı da değişti. Daçka'daki eğitiminin yanı sıra okulun basketbol kulübüne girdi. Başarısıyla göz doldurunca lise öğrencisiyken Darüşşafaka'nın Basketbol A Takımı'na seçildi. Profesyonel sporculuğunun ilk yılında, daha lise üçüncü sınıfta ilk kupa (Darüşşafaka'nın birinci lige çıkması) sevincini yaşadı. Kendisi gibi Daçka mezunu duayen basketbolcular Yalçın Granit, Mehmet Baturalp, Gökhan Sunter'in izinden gidiyor genç oyun kurucu. Şimdilerde ise Darüşşafaka Basketbol Takımı'nın EuroCup'taki mücadelesindeki basketboluyla adından söz ettiriyor. 10 ve 13 Nisan'da Lokomotiv Kuban'la (Rusya) oynayacakları finalde kupayı alacaklarına inanan Özdemiroğlu, "EuroCup'ı almayı çok istiyoruz. İnşallah alacağız" diyor. 22 yaşında çiçeği burnundaki genç basketbolcuyla hayatını ve hedeflerini konuştuk.

- Basketbolla nasıl tanıştınız?
- Küçükken futbolla ilgiliydim, arkadaşlarımla aramızda maç da yapardık. Darüşşafaka'da basketbol kültürü aşılanıyor. Kızlı erkekli bütün çocuklar basketbolla ilgilidir. Ben de basketbol kulübünde oynadım. Kampüs içinde birçok spor salonu olduğu için sürekli maç olurdu. Efes, Galatasaray, Darüşşafaka gibi birçok takımın oynaması da insanların ilgisini çekiyordu. Darüşşafaka'nın kendi takımı olması insanda sahiplenme duygusu da oluşturuyor.

- Anneniz Ayvalık'ta mı yaşıyor?
- Üç yıl önce Darüşşafaka'dan mezun olunca, İstanbul'da, annemle birlikte yaşamaya başladım.

- Spor neler kattı hayatınıza?
- Sporun spor olduğunu bilmek gerekiyor. Yani bir ölüm kalım meselesi değil. En önemlisi bu. Ayrıca spor sevgi, insanları bir araya getirecek, güzel zaman geçirebilecek bir şey. Oynarken de izlerken de keyif almalı. Bu bilinçle hareket ediyorum. Yine insana disiplin, çalışma alışkanlığı da katıyor. Hedefim tabii ki iyi bir sporcu olmak. Bununla beraber insanlara, özellikle Darüşşafaka'daki çocuklara, kardeşlerime iyi bir örnek olmak.

- Başarılarınızı adadığınız kimse oluyor mu?
- Babam da görseydi iyi olurdu.

- Maçlara özel bir toteminiz var mı?
- Küçükken her maçtan önce annemi arıyordum. Belli bir yerden sonra çok maç olmaya başlayınca o da zamanla azaldı. Şimdi iç sahadaki maçlarımıza Muhammed Baygül, Okben Ulubay'la bir yerde kahve içip öyle geliyoruz.

- Ne yaparsanız, kendinizi daha başarılı hissedeceksiniz?
- Lise üçüncü sınıftayken hem okuyup hem basketbol oynuyordum. Darüşşafaka'nın da 100. yılıydı. Şampiyon olup birinci lige çıktık. Güzel ve onurlu bir şeydi. Şu anda önümüzde Euro-Cup final maçımız var. İnşallah alacağız o kupayı. Alırsak da mutlu olurum. İnşallah bunu da kazanacağız.

Sporla ilgilenen, maçlara gelen öğrencilerin ilgisi yüksek oluyor, sürekli bir şeyler soruyor. Ben de iyi olabilecekleri şekilde yönlendirmeler yapmaya çalışıyorum. Küçükken benim de hoşuma giderdi; televizyondan izlediğimiz sporcular kampüsümüz içindeki salonlarda maçlara geliyordu. Biz de onlarla tanışıp, konuşma ve fotoğraf çektirme imkanı buluyorduk. O zaman sadece televizyondan izlediğim Semih Erden, Sinan Güler ve Jordan Farmar gibi oyuncularla fotoğraf çektirmiştik. Yine NBA oyuncusu Kevin Garnett ve bir İstanbul ziyareti sırasında ünlü basketbolcu Kobe Bryant'la fotoğraf çektirme imkanım olmuştu. Çektirdikten sonra gerçek olduğuna inanamıyorduk. Fotoğraf silinmesin diye kimseye ellettirmiyorduk. Küçükken fotoğraf çektirdiğim Jordan Farmar'la sonrasında aynı takımda oynama imkanım oldu.

- Boş zamanlarınızda ne yaparsınız?
- Özyeğin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde okuyorum. Ama bu yıl tekrar üniversite sınavına gireceğim. Bu kez spor yönetimi bölümü olabilir. Deplasmanlarda kitap okuyorum. Daha çok roman. Özellikle Dostoyevski, Orhan Kemal sevdiğim yazarlar.

- Kupayı alırsanız özel bir planınız var mı?
- Ailece bir kutlama yemeğine çıkarız herhalde... Kupayı alalım, onlar kolay.


H. Coşkun

H. Coşkun

Read also
Comments You must be registered to post a comment 0 Comments